top of page

Unutulan Zafer ve Tayyare Bayramı

Mağlup İmparatorluğun İşgali

Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı’nı kaybetmesinin ardından Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmış ve bırakışma dönemi başlamıştı. Başkent işgal edilmiş, emniyet güçleri neredeyse işgal kuvvetlerinin emri altına alınmış ve silahlar toplatılmıştı. Yunanların İzmir’i işgale başlaması, zaten öncesinde de var olan millî direnişi körüklemiş ve hürriyet arzusunun halk arasında yayılmasına daha uygun bir zemin hazırlamıştı. Milletin din ve hür vatan arzusu mücadele için ne kadar önemli olsa da, organize olup caydırıcı bir güç hâline gelmeleri için bazı liderlere ihtiyaçları vardı. Bu liderlik görevini, çetin ve uzun savaş yıllarından geçmiş olan genç subaylar üstlenecekti.


İşgalin ilk zamanlarından itibaren halkta memnuniyetsizlik gözlemleniyordu. Bu durumun farkında olan subaylar, aralarında belli başlı planlar yaptılar ve bir bütünleşme süreci başlattılar. Bu süreç gizli toplantılarla başlayacak ve çok geçmeden dâhilî ve haricî kuvvetlerle mücadeleye dönüşecekti. Paris Barış Konferansı sırasında itilafın verdiği karar sonrası Yunan kuvvetleri İzmir'e çıktı (15 Mayıs 1919).¹


Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a ayak basması ile başlayan kongreler süreci, halk ile subayların bütünleşmesinde başka bir boyuta kapı açmıştı. Siyasi arenadaki Ankara-İstanbul çekişmesi, cephe boylarında Ankara karşıtı, İstanbul destekli silahlı kuvvetlerin çıkardıkları isyanlarla mücadelesine evrildi. Akşin'e göre padişah tarafından desteklenen (Padişah yanlısı iç savaş) yaklaşık bir yıl sürdü.² Bu sırada San Remo’da son şekli verilen barış şartları (Sevr), Osmanlı Devletine bildirildi. Toplanan Saltanat Şûrası’nda imza kararı alındı ve Hadi Paşa, Rıza Tevfik ve Reşat Halis imza için görevlendirildiler. TBMM ise Saltanat Şûrası toplanmadan önce kabul ettiği bir yasayla (17 Haziran 1920), İstanbul’un işgal edildiği 16 Mart 1920 tarihinden itibaren kendi onayı olmayan İstanbul hükümetince yapılmış ve yapılacak her türlü antlaşmayı geçersiz saydığını ilan etmişti.³


Millet Mücadele Ediyor

Millî Mücadele, Misak-ı Millî kararları çerçevesinde milletin üzerindeki ölü toprağını atarak harekete geçti. Sakarya Meydan Muharebesi’nde Yunan kuvvetlerinin ilerleyişinin durdurulması ve düşmanın vatanın harîm-i ismetinde boğulması, mücadelenin artık sona doğru yaklaştığını göstermekteydi. Bu gelişme Yunan tarafında tartışmalara yol açtı; kimi çevreler kamuoyunu yatıştırmak amacıyla bunu bir zafer olarak nitelendirse de Yunan ordusu vurucu gücünü kaybetmiş ve savunma pozisyonuna geçmek zorunda kalmıştı. ² Teçhizat ve nüfus bakımından Türk tarafına üstün olmalarına rağmen Yunan ordusunun (üçte bir oranında kayıp vererek) böylesine ağır bir yenilgiye uğraması, Türk milletinin bütün imkânsızlıklara rağmen nasıl destansı bir mücadele verdiğinin en açık göstergesidir.


Sakarya Meydan Muharebesi, büyük etkisine rağmen Yunan işgaline kesin bir son vermemişti. Bu nedenle bir imha savaşı planı hazırlandı. Düşmana yalnızca tek yönden saldırmak yerine, sağ kanadına yapılacak bir yarma harekâtıyla İzmir’le bağlantısının kesilmesi, ardından ordunun çevrilerek imha edilmesi ve geri çekilen birliklerin yapabileceği tahribatların önlenmesi amacıyla hızlı hareket edilmesi kararlaştırıldı. Ordunun konuşlanması büyük bir gizlilik içinde yürütülüyordu; bu sebeple birlik kaydırmaları çoğunlukla geceleri yapılırken, toplantılar da futbol turnuvaları ve çay partileri gibi organizasyonlar düzenlenerek maskeleniyordu.


Yunan tarafı, Sakarya Meydan Muharebesi’ndeki yenilginin ardından savunma pozisyonuna geçmiş ve güçlü bir savunma hattı kurmuştu. Türk ordusunun muhtemel bir taarruzunu karşılamayı planlıyordu. İngiliz desteği Yunan ordusuna cephede kalma cesareti verse de, ordunun saldırı gücü büyük ölçüde kırılmıştı. Samsun’un bombalanması ve İzmir’in “İyonya” adıyla Yunan toprağı gibi gösterilmeye çalışılması, Yunanistan’ın durumunu güçlendirme çabalarının göstergesiydi. Bu dönemde İstanbul’u işgal etme planı da gündeme gelmiş, ancak İtilaf Devletleri’nden gelen tepkiler nedeniyle uygulanmamıştır.


İLERİ

26 Ağustos 1922 sabahı saat 04.30-5 civarında, Kocatepe’den başlayan yoğun Türk topçu ateşi Yunan mevzilerini hedef aldı. Türk topçusunun üstünlüğü, Yunan topçusunun etkisiz kalmasına neden oldu. Fakat Türk piyadelerinin hızlı bir şekilde hücuma kalkması Türk topçularının ateşi kesmek zorunda kalmasına neden oldu ve piyadeler Yunan topçusunun hedefi oldu. Yoğun topçu hazırlığının ardından başlayan çetin çarpışmalar neticesinde Çayhisar alındı ve Tınaz, Toklu, Kaleciksivrisi gibi önemli mevkiler ele geçirildi. Gün boyu süren çarpışmalar sonucu mevzilerini kaybeden Yunan kuvvetleri gece çekilmek zorunda kaldı ve böylelikle Afyon yolu tamamen açılmış oldu. Bu durum, Yunan ordusunu cephenin bir kanadında toplayıp imha etme planının başarılı şekilde uygulandığını gösteriyor. İlerleyen süreçte, kaçan Yunan kuvvetlerinin tahribat yapmasını önlemek amacıyla Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ‘İleri’ emrini verdi ve işgal altındaki bölgeler hızla kurtarılmaya başlandı. Atatürk'ün yazdığı zafer bildirgesinde zafer millete armağan edildi ve Yunan başkomutanı Trikopis'in esir alındığı duyuruldu.


Enkazın Üzerinden Yükselen Genç Cumhuriyet

Bayramın ilk kutlamaları, yıl dönümü olan 30 Ağustos 1923 tarihinde yapıldı. Henüz resmî olarak bayram ilan edilmemiş olmasına rağmen, ordu birlikleri bu günü bayram havasında kutlamaya başlamıştı.⁵ Yeni kurulan Cumhuriyet’in sisteminin oturtulmaya çalışılması ve hem dahili hem de harici meselelerin çözülme çabaları nedeniyle ilk yıl dönümü gayriresmî şekilde gerçekleşmiş, ancak ertesi yıl resmiyet kazanmıştır.


30 Ağustos 1924 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın katılımıyla coşkulu bir şekilde ilk kutlama yapıldı.⁵ 1926 yılında çıkarılan bir kanunla zafer Türk ordusunun bayramı ilan edildi. 1930'ların ortalarına kadar görkemli kutlamalardan uzak bir şekilde törenler yapılırken 1960 yılına gelindiğinde daha kapsamlı bir şekilde çok sayıda insanın da katılımıyla kutlanmaya başlandı. Bu şekilde zafer hem Türk ordusuna atfedilmiş hem de milletin de bu zaferde büyük bir katkısı olduğu göz önünde bulundurularak daha görkemli ve daha geniş kapsamlı kutlamalar yapılmıştı.


1926 yılında çıkarılan kanunun metni şu şekildedir:

"Kanun Numarası: 795 Birinci Madde: İstiklal Muhaberatında zafer-i katiyi temin eden 30 Ağustos Başkumandan Muharebesi günü cumhuriyet ordu ve donanmasının zafer bayramıdır. İkinci Madde: Her yıl dönümünde bu bayram günü kuvva-yı berriye, bahriye ve havayiye tarafından tes’id olunur ve müdafaa-i milliye vekâletinin tanzim edeceği programa göre Dumlupınar’da ayrıca merasim-i askeriye icra edilir. Bugünde bilumum devair ile mektepler tatil olunur. Üçüncü Madde: Bu kanun neşr tarihinden muteberdir. Dördüncü Madde: Bu kanun ahkâmını icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur. 1 Nisan 1926"

İstikbâl Göklerdedir

Zaferden üç yıl sonra (16 Şubat 1925) Türk Tayyare Cemiyeti kuruldu. Cemiyetin amacı, Türkiye'nin hem kendi uçaklarını üretebilmesi hem de endüstriyel ve sivil havacılığın acil ve umumi bir ihtiyaç olarak ortaya konulmasıydı. Cemiyet, ilk olarak başta Gazi Mustafa Kemal Paşa himayesinde olmak üzere başvekil İsmet Paşa'nın (İnönü) fahri başkanlığı ve Gazi Paşa'nın eski yaveri, Bolu mebusu Cevat Abbas Gürer'in kurucu başkanlığında faaliyetlerine başladı.


Cemiyetin bir diğer amacı da, havacılığın hem askeri, hem iktisadi, hem siyasi, hem de sosyal önemini halka tanıtmak ve bu alanda ihtiyaç duyulan maddi-manevi kaynağı temin etmekti. Bunun haricinde sayabileceğimiz başlıca hedefler şunlardır:

  1. Son model avcı, keşif ve bombardıman tayyaresi almak.

  2. Tayyarelerin muhafazasına ve kullanılmasına olanak sağlayacak hangarlar, benzin depoları ve havaalanları oluşturmak.

  3. Tayyarelerin kullanımında gerekli olan mühimmat ve teçhizatı tedarik etmek.

  4. Bu tayyarelerin tamiri için tamirhaneler tesis etmek.

  5. Makinist yetiştirmek amacıyla okullar kurmak; ancak bu okullarda sadece tayyare değil, traktör kullanımı ve fabrikalarda makine idaresi eğitimleri de verilecekti.⁷


Cemiyet kurulurken, ilk olarak bir tayyare fabrikasının kurulması ve burada üretilen tayyarelerin avcılık, keşif ve bombardıman gibi işlerde kullanılması planlandı. Bunun için gereken paranın önemi, Türk milleti tarafından takdir edilmiştir. Bu fabrikalar aynı zamanda pilot da yetiştirecek ve herhangi bir savaş durumunda, sadece karadan veya sudan değil, aynı zamanda havadan da taarruz edebilme avantajını ülkeye kazandıracaktı. ⁸

Cemiyetin önemi konusunda halkı bilinçlendirmek ve tanıtmak amacıyla Tayyare Bayramı düzenlenmiş ve bir takım etkinlikler yapılmıştır. Bu bayram, Zafer Bayramı'ndan bir gün sonrasına (31 Ağustos) planlanmıştır. Cemiyetin nizamnamesinde Tayyare Bayramı halka şu mesajla duyurulmuştur:

"Türk Tayyare Cemiyetinin bi'l-umûm şu'abât-ı, mahalli merasim ve eğlenceler tertip ederek cem'î iânat nizamnamesine tevfîken sûr-î muhtelife ile cem-î teberrû'âta gayret ederler." ⁹

Havacılığın temel unsurlarından biri olan savaş uçaklarını topluma anlatma ve tanıtma maksadıyla, bayramın gününün tarihsel zaferlerin yıldönümü kutlamalarına denk getirilmesi son derece mantıklıydı. Fakat daha sonraki düzenlemelerle birlikte, Türk Tayyare Bayramı'nın, Türk ordusunun kara, deniz ve hava kuvvetleri tarafından kutlanan zafer bayramı törenleriyle aynı gün yapılması kararı alındı. Erken Cumhuriyet döneminde, havacılığın hızlı gelişimini temin edebilmek ve halkın desteğini artırmak maksadıyla bazı uygulamalar yapılmıştı. Örneğin, cemiyete en çok maddi yardım yapan şehir, kasaba, köy, aile, kişi ya da kurumların isimleri, idare heyetinin kararıyla uçaklara veriliyordu. ¹⁰


1929 yılı Zafer ve Tayyare Bayramı İstanbul Yeşilköy'de yapılan törende Cumhuriyet Halk partisi müfettişi ve cemiyetin İstanbul şubesi müdürü, kolordu komutanı, ve İstanbul mebusları hazır bulundu. Yapılan yardımlar neticesinde alınmış uçaklar isim verme töreni sonrası orduya hediye edildi. 1931 yılında ise yapılan yardımlar neticesinde alınmış olan 37 bağış uçağından, 6 tanesine "Akşehir, İskilip, Bayburt, Siverek, bodrum ve Cizre" isimleri verilmişti. ¹¹


İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra önemini yitirmeye başlayan Tayyare Bayramı, yavaşça 30 Ağustos'un yanındaki yerini kaybetti. Bir zamanlar coşkuyla kutlanan 30 Ağustos Zafer ve Tayyare Bayramı, sadece Zafer Bayramı'na dönüştü.


Yokluk içinde kazanılan bir zafer, kurulan Cumhuriyet’in geniş vizyonu ve halkın bu zafere sahip çıkması, Zafer Bayramı’nı unutulmaz bir değer haline getirmiştir. Ancak erken Cumhuriyet döneminin vizyonunun sürdürülememesi, Tayyare Bayramı’nın zamanla önemini kaybetmesine yol açmıştır. 1923 kutlamalarından anlaşıldığı üzere, bayram önce halk tarafından sahiplenilmiş, ardından ordu tarafından benimsenmiştir. Bugün de aynı şekilde hem Zafer hem de Tayyare Bayramı’na sahip çıkılırsa, belki yakın gelecekte eski gazete manşetlerinde gördüğümüz gibi televizyonlarda, sosyal medyada ve gazetelerde “30 Ağustos Zafer ve Uçak Bayramı” ibaresini tekrar görebiliriz.


Zaferlerin kıymeti, onları daima hatırlamak ve değerlerini korumakla sürdürülebilir. Yıllarca unutulan fakat bugün yavaş yavaş hafızalara geri dönmeye başlayan Kut Bayramı örneğinde olduğu gibi, bu bayram da aslında derininde şunu anlatmaktadır: Ayağında çarığı dahi olmayan bir milletin evladının kazandığı zaferi, edindiği vizyonla göklere taşımasını, pilotlar yetiştirerek eski günleri geride bırakıp yeni bir vizyon edinmesini simgeler. Vecihi Hürkuş gibi vatanseverlerin, tüm imkânlarını milleti için ortaya koyarak sonuna kadar mücadele etmesi; aynı şekilde Nuri Killigil ve Nuri Demirağ’ın fedakârlıkları bu bayramın özünü oluşturmaktadır. Bu şahsiyetlerin teker teker ele alınması ve yaptıkları fedakârlıkların anlatılması gerekmektedir.


30 Ağustos Zafer ve Tayyare Bayramı'nın kamuoyunda nasıl karşılık bulduğunu anlamak için görseller kısmındaki gazetelere göz atmak faydalı olacaktır. Bu yazımızın amacı hem Zafer Bayramı'mızın önemini vurgulamak hem de unutulan Tayyare bayramını tekrardan hatırlatmaktır. "“İstikbal göklerdedir. Göklerini koruyamayan uluslar, yarınlarından asla emin olamazlar" sözünün anlamına yoğunlaştığımızda Tayyarelerin ve bayramının önemi çok daha daha iyi anlaşılıyor.



GÖRSELLER


Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Vecihi Hürkuş
Vecihi Hürkuş
Nuri Demirağ
Nuri Demirağ
Nuri Killigil
Nuri Killigil
Yeoryos Hacıanestis
Yeoryos Hacıanestis
Nikolaos Trikupis(Trikopis)
Nikolaos Trikupis(Trikopis)

ree
31 Ağustos 1933
31 Ağustos 1933
31 Ağustos 1933
31 Ağustos 1933
30 Ağustos 1934
30 Ağustos 1934
30 Ağustos 1935
30 Ağustos 1935
31 Ağustos 1936
31 Ağustos 1936
31 Ağustos 1936
31 Ağustos 1936
30 Ağustos 1937
30 Ağustos 1937
31 Ağustos 1937
31 Ağustos 1937
7 Eylül 1937
7 Eylül 1937
30 Ağustos 1941
30 Ağustos 1941

DİPNOTLAR


¹ Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi: 2. Kitap – Ulusal Direnişten Türkiye Cumhuriyeti'ne, 6. bs. (Ankara: Bilgi Yayınevi, Kasım 2021), 223.


² Sina Akşin, Türkiye Tarihi 4: Çağdaş Türkiye 1908–1980, 15. bs. (İstanbul: Cem Yayınevi, Ekim 2022), 92.


³ Turan, Türk Devrim Tarihi: 2. Kitap, 192.


⁴ Akşin, Türkiye Tarihi 4, 101.


⁵ Hacı Veli Gök, “30 Ağustos Zaferinin İlk Resmî Töreni ve Cumhuriyetin İlk On Yılında Büyük Zaferin Yıldönümleri: İstanbul Örneği,” AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi 9, no. 29 (Aralık 2021): 168, https://doi.org/10.33692/avrasyad.1035692.


⁶ Burhan Sayılır, “30 Ağustos Zafer Bayramı Kanunu, İlk Zafer Kutlaması ve Büyük Taarruz ile İlgili Bazı Bilgiler,” Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı 12, no. 16 (2014): 100, https://dergipark.org.tr/en/pub/canakkalearastirmalari/article/52852.


30 Ağustos Zafer ve Tayyare Bayramı Kutlamaları: Amaç, Süreç ve Kazanımlar, History Studies, 2. sayfa, https://www.historystudies.net/dergi/30-agustos-zafer-ve-tayyare-bayrami-kutlamalari-amac-surec-ve-kazanimlar2018121d92454.pdf.


30 Ağustos Zafer ve Tayyare Bayramı Kutlamaları, 2.


30 Ağustos Zafer ve Tayyare Bayramı Kutlamaları, 3.


¹⁰ 30 Ağustos Zafer ve Tayyare Bayramı Kutlamaları, 3–4.


¹¹ 30 Ağustos Zafer ve Tayyare Bayramı Kutlamaları, 4.


BİBLİYOGRAFYA


  • Akşin, Sina. Türkiye Tarihi 4: Çağdaş Türkiye 1908–1980. 15. baskı. İstanbul: Cem Yayınevi, Ekim 2022.


  • Gök, Hacı Veli. “30 Ağustos Zaferinin İlk Resmî Töreni ve Cumhuriyetin İlk On Yılında Büyük Zaferin Yıldönümleri: İstanbul Örneği.” AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi 9, no. 29 (Aralık 2021): 168. https://doi.org/10.33692/avrasyad.1035692.


  • Sayılır, Burhan. “30 Ağustos Zafer Bayramı Kanunu, İlk Zafer Kutlaması ve Büyük Taarruz ile İlgili Bazı Bilgiler.” Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı 12, no. 16 (2014): 100. https://dergipark.org.tr/en/pub/canakkalearastirmalari/article/52852.


  • Öztürk, Yücel. “30 Ağustos Zafer ve Tayyare Bayramı Kutlamaları: Amaç, Süreç ve Kazanımlar.” History Studies 10, no. 9 (Aralık 2018): 231–244. https://doi.org/10.9737/hist.2018.684.


  • Turan, Şerafettin. Türk Devrim Tarihi: 2. Kitap – Ulusal Direnişten Türkiye Cumhuriyeti'ne. 6. baskı. Ankara: Bilgi Yayınevi, Kasım 2021.



Kubilay Batın ATEŞ ve Kadir KAYA tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page