Gâvur Mümin (Mümin Aksoy)
- Kadir KAYA
- 19 Ağu
- 8 dakikada okunur

Asıl adı Mustafa Mümin Aksoy Efendi'dir. Osmanzade İbrahim Bey'in oğlu olan Mustafa Mümin Aksoy, 1892 yılında İzmir'in Namazgah Mahallesi'nde doğdu ve çocukluğunu burada geçirdi. 23 Temmuz 1911'de Beylerbeyi Yedek Subay Okulu'ndan mülâzım-ı sânî (teğmen) olarak mezun oldu ve bu rütbeyle Osmanlı Ordusu'nda göreve başladı.¹
1911'de Trablusgarp'ta, Balkan Savaşları sırasında Çatalca ve Edirne'de görev aldı. Birinci Dünya Savaşı sırasında önce Süveyş Kanalı Harekâtı'na, sonra Çanakkale Savaşı'nda Seddülbahir muharebelerine, son olarak da Kafkas Cephesi kapsamında Erzurum dolaylarındaki muharebelere katıldı. Üç kez yaralandı ve iki madalya aldı.²
Bu sıralarda İtalyanlar, Osmanlı toprağı olan Libya'ya saldırmıştı. Bu sebeple Teğmen Mümin, 14 Ekim 1911 - 14 Mayıs 1912 tarihleri arasında 6. Tümen, 16. Piyade Alayı, 1. Bölük takım komutanlığı görevini üstlendi.³
Trablusgarp Savaşı'nda Mümin
İtalya, 1878 Berlin Kongresi'nden eli boş dönmüş ve Kuzey Afrika'yı sömürgeleştirme çabasında Fransa gibi büyük devletlerle rekabet içindeydi. Bu durumun bir sonucu olarak Trablusgarp'taki nüfuzunu artırmaya çalıştı. Bu gelişme üzerine İttihat ve Terakki Cemiyeti, İtalyan nüfuzunu kırmak için bazı girişimlerde bulundu. İtalya, bu durumu fırsat bilerek ve büyük devletlerin de desteğini alarak, Osmanlı'ya yerine getirilmesi imkânsız şartlar içeren bir nota verdi. Bu notada İttihatçıları suçlayarak Osmanlı'nın iç işlerine karışıyordu. İtalya'nın saldırgan tutumunun artmasıyla Trablusgarp Savaşı patlak verdi.⁴
Osmanlı Devleti, gönüllü subayların bölgeye giderek savaşmasına izin verdi.⁵ Ancak Mahmut Şevket Paşa'nın savaştan önce dört tabur askeri ve çok sayıda silah ile cephaneyi Yemen'e kaydırması, Trablusgarp'ın savunmasını zayıflatan büyük bir hata oldu.⁶ Buna rağmen yerli halkın direnişi ve gönüllü Osmanlı subaylarının komutası sayesinde İtalya, güçlü donanmasına rağmen yalnızca kıyı kesiminde tutunabildi ve iç kesimlere kalıcı olarak giremedi.⁷ Gönüllü subaylar arasında, geleceğin Harbiye Nazırı Binbaşı Enver Bey ile Cumhuriyetimizin kurucusu Kurmay Kıdemli Yüzbaşı Mustafa Kemal Bey de bulunuyordu.⁸
Trablusgarp'ta istediği başarıya ulaşamayan İtalya, dikkatleri dağıtmak için On İki Ada'yı işgal etti. Bu sırada Balkan Savaşları'nın başlamasıyla iç karışıklıklar ve Rusya'nın Boğazlar üzerindeki emelleri nedeniyle zor durumda kalan Osmanlı Devleti, barış masasına oturmak zorunda kaldı ve Uşi Antlaşması'nı imzaladı.⁹
Bu mücadele, Teğmen Mümin üzerinde derin etkiler bıraktı. Teğmen, artık vatan savunması için cepheden cepheye koşmaya kararlıydı.¹⁰
Balkan Savaşı'nda Mümin Teğmen
"Teğmen Mümin Bey, İzmir'de Abdullah Paşa komutasında kurulan Batı Ordusu Levazım Dairesi Başkanlığı Emir Subaylığına atandı. Üç ay sonra Balkan Savaşı'nın başlaması üzerine eski kıtasına, yani 6. Tümene gönderildi. Bu tümenin 16. ve 18. Alaylarında takım komutanlığı görevi yaptı. Balkan Savaşı'nda Çatalca savunma hattındaki Harp Okulu Tabyası ilerisindeki Bağlık Tabya'da ve Kuşlar Tabyası'nda yapılan savaşlara katıldı."¹¹
"İzmirli Teğmen Mümin, Çatalca savunma hattındaki Harbiye Tabyası ilerisindeki Bağlık Tabya'da ve Kuşlar Tabyası'nda yapılan kanlı savaşlarda saldıran Bulgar ordusuna karşı göğüs göğüse çarpıştı. Bulgarlar, Çatalca Hattı'nı bir türlü aşamadılar. Teğmen Mümin, daha sonra Edirne'nin Bulgarlardan geri alınması için yapılan ve Mustafa Kemal'in de görev aldığı ileri harekâtta yer alacak ve şanlı Edirne'de yeniden Türk bayrağının dalgalandığını görecekti."¹²
1. Dünya Savaş'ında Mümin Teğmen
"Genç teğmen, Balkan Savaşı'nın sona ermesi üzerine, Milli Müdafaa Vekaleti'nin emri sonucunda Belçikalı İzci Kumandanı Partiff'in milli maarif okullarının jimnastik öğretmenleri için açtığı izcilik kursuna 28 Şubat 1914 - Temmuz 1914 tarihleri arasında katıldı. Bu kursa katılmasındaki amaç, İzmir'in de içinde yer aldığı Aydın vilayeti kapsamı içindeki okullarda beden eğitimi ve izcilik öğretmenliği de yapmaktı. Ancak Birinci Dünya Savaşı başladığından bu görevine gidemedi."¹³
Kanal Cephesinde
"İzmirli Teğmen Mümin, Mısır'ı kurtarmak niyeti ile Süveyş Kanalı'na saldıracak ordunun içinde kendini buldu. Teğmen Mümin, Birinci Dünya Savaşı başladığında 10. Tümen, 29. Alay, 3. Tabur, 2. Bölük emrine atandı. Bu kıta ile birlikte birkaç ay Bandırma'da kaldıktan sonra Cemal Paşa Komutasındaki 4. Kolordu'nun Süveyş Kanalı'na yaptığı harekâta katıldı. Osmanlı ordusu gerek eğitim, donatım ve gerekse teknik bakımdan böyle bir harekâtı başaracak güçte değildi. Buna rağmen, Türk askerinin dayanıklılığı ve fedakârlığı sayesinde kanala ulaşıldı, baskın yapıldı. Fakat başarısız olundu."¹⁴
Seddülbahir Cephesinde
Osmanlı ordusunun Kafkaslarda ve Süveyş Kanalı yöresinde yenilmesi ve ağır kayıplar vermesi İngiltere ve Fransa'ya cesaret vermişti.¹⁵ Yeni plana göre hedef başkent İstanbul olmuştu bunu gerçekleştirmek için Çanakkale Boğazı'na taarruz planlandı.¹⁶ 19 Şubat'ta Bağlaşık İngiliz-Fransız donanmasının Çanakkale'ye karşı denizden taarruzuyla cephe açılmış oldu. Yaklaşık 1 ay sonra 18 Mart zaferinin neticesinde sadece denizden başarı sağlanamayacağı anlaşıldı ve kara harekatlarına başlandı.¹⁷ İngiliz ve Fransızların sömürge ve dominyonlarından toplayıp Avrupa cephelerine göndermek için hazırladığı kuvvetler Seddülbahr, Kumkale ve Arıburnu'nda karaya çıkartıldılar.¹⁸ İşte Üsteğmen Mümin, daha sonra mensup olduğu 10. Tümen, 29. Piyade Alayı, 3. Tabur, 11. Bölük Takım Komutanı olarak Çanakkale Savaşı'nda Seddülbahir cephesi muharebelerinde görev almıştı.¹⁹
Kafkas Cephesinde
"Üsteğmen Mümin Bey, Müttefiklerin Çanakkale'den çekilmeleri üzerine tümeni ile birlikte Kafkas cephesine gönderilmişti. Doğu Cephesi'nde Tercan Kop, Rize bölgesindeki savaşlara katıldı. Köseköy ve Kabaktepe'de Ruslarla çarpıştı. 9. ve 10. Tümen'e mensup 27. ve 29. Piyade Alayları ile süvari ve topçu birliklerinden kurulan mürettep tümen ile 28 Ağustos 1916 gecesi Kelkit yönünde yapılan gece baskınında sağ bacağından üç yara aldı. Sivas Kızılay Hastanesi'nde dört ay tedavi edildi. Doğu cephesindeki savaşlarda gerek düşman etkisi, gerekse bakımsızlık, açlık ve iyi giydirilememe yüzünden birlikler büyük kayıplar verdiklerinden, kolordular tümene, tümenler alaya, alaylar tabura, taburlar bölüğü dönüştürüldü. Üsteğmen Mümin, Ocak 1917'den itibaren Aralık 1918'e kadar 17. Kolordu emrinde kaldı.1917 yılında İzmir 17. Kolordu Komutanlığı emrine atandı. Kolordu İnzibat Bölük Komutanlığı'nda, İzmir Körfezi Kösten Adası Piyade Muhafız Bölük Komutanlığı'nda, 17. Kolordu Merkez Taburu, 2. Bölük Komutanlığı'nda ve 17. Kolordu Karargâhında çalıştı. Jandarma Genel Komutanlığı'nın 1 Mart 1919 tarihli ve 2977 sayılı emri ile kesin olarak Jandarma sınıfına geçirildi. İzmir Jandarma Alay Komutanlığı emrine verildi. Bu görevi sonucu, Mart 1920 tarihine kadar İzmir Jandarma Alayı Mülhaklığı'nda bulundu."²⁰
İşgal Yıllarının Casusu
"1917 yılında İzmir 17. Kolordu Komutanlığı emrine atandı. Kolordu İnzibat Bölük Komutanlığı'nda, İzmir Körfezi Kösten Adası Piyade Muhafız Bölük Komutanlığı'nda, 17. Kolordu Merkez Taburu, 2. Bölük Komutanlığı'nda ve 17. Kolordu Karargâhında çalıştı. Jandarma Genel Komutanlığı'nın 1 Mart 1919 tarihli ve 2977 sayılı emri ile kesin olarak Jandarma sınıfına geçirildi. İzmir Jandarma Alay Komutanlığı emrine verildi. Bu görevi sonucu, Mart 1920 tarihine kadar İzmir Jandarma Alayı Mülhaklığı'nda bulundu."²¹ "15 Mayıs 1919 günü Yunanlılar İzmir'i işgal ettiğinde diğer alaylar gibi Mümin Bey’in alayının da İzmir'i terk etmesi istenmişti. Ancak, bir miras meselesi için Burdur’a gitmek için izin alan Mümin Efendi, izinden sonra birliğine dönmemiş, bunun üzerine 21 Mart 1921 tarihi itibariyle jandarma ile ilişiği kesilmişti. İzmir’in işgal yıllarındaki belediye reisi Hacı Hasan Bey’in dayısı olması sayesinde işgalcilerle yakın ilişkiler kurma şansına sahip olmuştu. Hacı Hasan Bey, İşgal Güçleri Komutanlığı’nın Yunanistan’dan getirdiği Giritli Naipzade Ali Bey’in yardımcısıydı ve kendi ifadesine göre bu görevi Türklere yardımcı olabilmek için üstlenmişti. İşgalcilere sempatik görünmek için fötr şapka ile dolaşan Mümin Bey’e bu zorlu görevinde yardım edenler İzmir'de Şark gazetesini çıkaran Halil Zeki (Osma) ve İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi ile İzmir Gümrük Müdürlüğü’nde görevli Fadıl (Dokuzeylül) Bey idi."²²
"Bir süre sivil bir şekilde İzmir'de ikamet ettikten sonra göreve geri döndü. Jandarma Üsteğmeni Mümin, Padişah Vahdettin ve İstanbul hükümetine bağlı bir eski subay görünümünde Yunan işgal komutanlığı ile yakın ilişkiye girdi. İşbirlikçi bir Osmanlı subayı olarak ünlendi. Kendi halkı ona "Gâvur Mümin" şeklinde küçültücü bir lakabı uygun buldu. Yunan makamlarıyla yakın ilişki içinde olan dayısı İzmir Belediye Reisi Hacı Hasan Paşa'nın varlığı, Mümin Bey'in Yunan çevrelerine sızmasına imkan tanıdı. O artık Ankara'daki Milli Mücadele cephesinin, hatta bizzat Mustafa Kemal Paşa'nın özel istihbarat elemanıydı."²³
"Mümin Bey, çok uzun bir süre akıl almaz bir faaliyet içinde kendine bağlı küçük ama etkisi güçlü bir istihbarat ağını da yöneterek çok önemli görevler üstlendi. Kurtuluş Savaşı'nın son döneminde Konya Delibaş İsyanı asilerinden Bozkırlı Hacı Mustafa'nın oğlu Hacı Halil Fuat'ın ihbarı üzerine Yunan istihbaratı tarafından fark edilen Mümin Bey, tevkif edilerek idam istemi ile Yunan Askeri Mahkemesi'ne çıkarıldı. İdama mahkum edildi. Ancak Türk makamlarının elinde bulunan Yunan esirlerin akıbeti gündeme gelince ölünceye kadar cezaevinde kalması kararlaştırıldı. Atina'ya götürüldü. Mora Yarımadası'nın güney doğusunda bulunan Palamidi Zindanı'na, sonra Atina yakınında Palis Strataus Hapishanesi'ne atıldı."²⁴
Türk-Yunan esir değişimi sırasında Mustafa Kemal Paşa'nın emri ile bir yıldır esir tutulan Yunan Orduları Başkumandanı Trikopis ile değiştirildi.²⁵
"5 Nisan 1923'te özgürlüğüne kavuşan ve doğduğu şehir olan İzmir'e geri dönen Mümin Bey, yetkili makamlarca resmen sorgulandı ve istihbarat elemanı olduğunu hukuken ispatladı. Rütbesi ve jandarma subaylığı görevi iade edildi. 30 Eylül-Ocak 1926 arasında İzmir İl Jandarma Komutanlığı'nda görev yaptı. 1 Mart 1921'den itibaren yüzbaşılığa, 30 Ağustos 1923'te binbaşılığa, 30 Ağustos 1942'de yarbaylığa, 30 Ağustos 1946'da Albaylık rütbesine yükseltildi. Uzun süre Doğu illerinde görev yaptı."²⁶
"Hakkâri'ye göreve giderken 4 Eylül 1946'da Hakkâri ile Van arasındaki 3350 rakımlı Nebrinav Yaylası'nda otomobili bozulduğundan geceyi orada geçirmek zorunda kaldı ve zatürreye yakalandı. Van Askerî Hastanesi'nden altı ay hava değişimi aldı. Van Jandarma Bölge Komutanlığı emrine atanan Albay Mümin Aksoy hastalığı sebebiyle bu göreve başlayamadı. 13 Haziran 1947'de İzmir Askerî Hastanesi'nden yeniden altı ay hava değişimi aldı. Hastalığı tüberküloza döndüğünden Yakacık Sanatoryumuna yatırıldı. 24 Kasım 1947'de Sanatoryumdan ayrılan Albay Mümin Aksoy 24 Ocak 1948'de İzmir'de yaşamını yitirdi. Mirasçısı olmadığından kız kardeşi İhsan Aksoy'a 3500 lira ödenmiş fakat maaş bağlanmamıştır."²⁷
Mümin Aksoy’un hayatı, bize tarihi olaylara farklı perspektiflerden bakma yetisi kazandırıyor. Savaşın yalnızca cephelerde yapılmadığını ve sonuçlarının bir antlaşmayla silinemeyeceğini açıkça gösteriyor. İzmir işgalden kurtarıldığında bile Mümin ve ailesi bir süre huzurlu bir ortam bulamadılar; hatta bazı kişilerin hışmına uğramaktan zor kurtuldukları bile söylenebilir. İşte bu sebeple Mümin Bey, hatıralarını kaleme almaya karar veriyor; fakat bu girişimi, Fevzi Paşa (Çakmak) tarafından şu cümlelerle reddediliyor:
Mümin'in sağlığında hatıralarının neşri mahzurludur. Çünkü devlet ve milletin ondan gene vazife isteyeceği günler olabilir. Hatıralarının neşri ancak onun ölümünden sonra mümkündür.²⁸
Mümin Bey hakkında söylenecek çok şey vardır; fakat bunların hepsini zikretmek, yazı köşemizin amacından saptırır. Buradaki hedefimiz, önemli olayları özet şekilde sizlere sunmaktır. Sık sık alıntı yaptığımın ve biraz da derleme havası kattığımın farkındayım; ancak yazı köşemizde olayların en güzel ve öz şekilde anlatılmasını amaçladık.
Yaşar Aksoy, Gavur Mümin (Gazi Paşa’nın Casusu) adlı eserinde konunun tüm detaylarına değinmiştir. Biz de Mümin Bey konusunda genellikle onu referans aldık. Mümin Bey hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler, bu eseri kesinlikle temin etmelidir; çünkü yayımlanmamış hatıratı ve ilgili raporlar bu eserde yer almaktadır.
Mümin Bey’in uyarlaması ise Vatanım Sensin dizisindeki Cevdet karakteridir. Hikaye tamamen birebir aktarılmamıştır; sonuçta bir dizi uyarlamasıdır. Ancak bazı olaylar, yalnızlık gibi duygular, güzel bir şekilde yansıtılmıştır.
Köşemizin bir sonraki yazısında, çok bilinen bir olayın unutulan kısmına değinmeyi planlıyoruz. Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. 30 Ağustos’ta görüşmek üzere.
DİPNOTLAR
¹ Dr. Selim Erdoğan, Vatanın İçin En Fazla Ne Yapabilirsin? (Harp Coğrafyası, 2021), erişim 19 Ağustos 2025, https://harpcografyasi.com/wp-content/uploads/2021/12/Vatanin-ic%CC%A7in-en-fazla-ne-yapabilirsin.pdf
² Ayşe Hür, "İstiklal Savaşı'nın iki casusu: Gavûr Mümin ve Mustafa Sağır," İzmirizmir.net, 14 Mayıs 2014, erişim 19 Ağustos 2025, https://www.izmirizmir.net/ayse-hur-istiklal-savasinin-iki-casusu-gav%C3%BBr-mumin-ve-mustafa-sagir-y3723.html.
³ Aksoy, Gavur Mümin, 61.
⁴ Sina Akşin, Türkiye Tarihi 4: Çağdaş Türkiye 1908–1980, 15. bs. (İstanbul: Cem Yayınevi, Ekim 2022), 37.
⁵ Aksoy, Gavur Mümin, 61.
⁶ Osmanlı Devleti Tarihi, ed. Ekmeleddin İhsanoğlu, cilt 1 (İstanbul: Zaman, 1999), 122; Akşin, Türkiye Tarihi 4, 38.
⁷ Ahmet Şimşirgil, Kayı XI, 2. bs. (İstanbul: Timaş Yayınları, Kasım 2019), 32; Aksoy, Gavur Mümin, 61; Akşin, Türkiye Tarihi 4, 38.
⁸ Osmanlı Devleti Tarihi, ed. Ekmeleddin İhsanoğlu, cilt 1 (İstanbul: Zaman, 1999), 122; Akşin, Türkiye Tarihi 4, 38; Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi: 1. Kitap – İmparatorluğun Çöküşünden Ulusal Direnişe, 6. bs. (Ankara: Bilgi Yayınevi, Kasım 2021), 30; Şimşirgil, Kayı XI, 32; Aksoy, Gavur Mümin, 61.
⁹ Aksoy, Gavur Mümin, 61; Şimşirgil, Kayı, 33; Turan, Türk Devrim Tarihi: 1. Kitap, 30; Akşin, Türkiye Tarihi 4, 38.
¹⁰ Aksoy, Gavur Mümin, 61.
¹¹ Aksoy, Gavur Mümin, 62.
¹² Aksoy, Gavur Mümin, 63.
¹³ Aksoy, Gavur Mümin, 64.
¹⁴ Aksoy, Gavur Mümin, 65.
¹⁵ Turan, Türk Devrim Tarihi: 1. Kitap, 55.
¹⁶ Turan, Türk Devrim Tarihi: 1. Kitap, 55; Osmanlı Devleti Tarihi, cilt 1, 128.
¹⁷ Akşin, Türkiye Tarihi 4, 59; Osmanlı Devleti Tarihi, cilt 1, 128.
¹⁸ Turan, Türk Devrim Tarihi: 1. Kitap, 56.
¹⁹ Aksoy, Gavur Mümin, 66.
²⁰ Aksoy, Gavur Mümin, 67-68.
²¹ Aksoy, Gavur Mümin, 68.
²² Hür, "İstiklal Savaşı'nın iki casusu."
²³ Aksoy, Gavur Mümin, 68.
²⁴ Aksoy, Gavur Mümin, 68-69.
²⁵ Aksoy, Gavur Mümin, 68–69; Erdoğan, "Vatanın İçin En Fazla Ne Yapabilirsin?"; Sözcü, “Vatanım Sensin dizisinde hayatı işlenen Gavur Mümin’in sır perdesini aralıyoruz…,” 23 Şubat 2017, erişim 19 Ağustos 2025, Web Archive, https://web.archive.org/web/20170223164724/https://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/vatanim-sensin-dizisinde-hayati-islenen-gavur-muminin-sir-perdesini-araliyoruz-1695710/; bkz. Hür, "İstiklal Savaşı'nın iki casusu."
²⁶ Aksoy, Gavur Mümin, 69.
²⁷ Aksoy, Gavur Mümin, 82-83.
²⁸ Aksoy, Gavur Mümin, 81.
BİBLİYOGRAFYA
Aksoy, Yaşar. Gavur Mümin (Gazi Paşa'nın Casusu). İzmir: Kırmızı Kedi, 2020.
Erdoğan, Selim. "Vatanın İçin En Fazla Ne Yapabilirsin?" Harp Coğrafyası, 2021. Erişim 19 Ağustos 2025. https://harpcografyasi.com/wp-content/uploads/2021/12/Vatanin-ic%CC%A7in-en-fazla-ne-yapabilirsin.pdf
Hür, Ayşe. "İstiklal Savaşı'nın iki casusu: Gavûr Mümin ve Mustafa Sağır." İzmirizmir.net, 14 Mayıs 2014. Erişim 19 Ağustos 2025. https://www.izmirizmir.net/ayse-hur-istiklal-savasinin-iki-casusu-gav%C3%BBr-mumin-ve-mustafa-sagir-y3723.html
İhsanoğlu, Ekmeleddin, ed. Osmanlı Devleti Tarihi. Cilt 1. İstanbul: Zaman, 1999.
Şimşirgil, Ahmet. Kayı XI. 2. bs. İstanbul: Timaş Yayınları, Kasım 2019.
Sina, Akşin. Türkiye Tarihi 4: Çağdaş Türkiye 1908–1980. 15. bs. İstanbul: Cem Yayınevi, Ekim 2022.
Sözcü. “Vatanım Sensin dizisinde hayatı işlenen Gavur Mümin’in sır perdesini aralıyoruz…,” 23 Şubat 2017, Web Archive. https://web.archive.org/web/20170223164724/https://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/vatanim-sensin-dizisinde-hayati-islenen-gavur-muminin-sir-perdesini-araliyoruz-1695710/
Turan, Şerafettin. Türk Devrim Tarihi: 1. Kitap – İmparatorluğun Çöküşünden Ulusal Direnişe. 6. bs. Ankara: Bilgi Yayınevi, Kasım 2021.
GÖRSELLER





